Kılıçtan Geçirilmekten
Kurtulmak İçin İrandan Kaçan Binlerce Kişi
Sefalet İçinde
26 Nisan 1915
TIFLIS, Transkafkasya, 24 Nisan (23 Nisan
tarihinde Petrograd ve Londra Üzerinden):
Rusyaya ulaşan sığınmacılar Ermenilerin
Müslümanlar tarafından uğradığı katliamların
daha da geniş ölçekte devam ettiğini
anlatıyorlar. Asya Türkiyesindeki
Ermenistanda, Van yakınlarındaki 10 köyün
halkının tamamının öldürüldüğünü bildirdiler.
Erzurum, Berjan ve Zeytundaki katliamları
ve Vandaki durumu haber alan Yerevan
yakınlarındaki Eçmiadzinde bulunan Ermeni
Kilisesinin başı Katolikos, Başkan Wilsona
telgraf çekerek Amerika Birleşik Devletleri
halkını Ermenilere yardım etmeye çağırdı.
İranın Urmiye kentindeki bir Amerikan
misyoneri olan Robert M. Labaree,
sığınmacıların yerleştirildikleri Sırp
köylerini ziyaret ettiğini, burada
yaşayanların olanaklarının tüm darlığına
rağmen insanlıklarının sonsuz olduğunu, köy
yönetimleri ve yardım komitelerinin altı
hafta içinde her sığınmacıya 3 buçuk kilo un
dağıttığını anlatıyor.
Associated Press ajansına Urzada 800
köylünün, Salmasta 720 köylünün
katledildiği haberi geldi. Urzada kalan 15
bin kişinin akıbetinin belirsiz olduğu,
Salmastan gelen bir yolcu tarafından da
teyid edildi. Katliamların izlerini silmeye
üç hafta yetmemiş. Haftevanda katliamlardan
kalan kan göllerinin halen durduğu
bildiriliyor. Kerpiç bir duvarın altında
kalmış 6 ceset görünüyormuş. Haçadur adlı
bir genç öldürülen otuz altı kişinin
cesedinin atıldığı bir kuyudan nasıl
kurtulduğunu anlatmış. Genç adam öldürülen
diğerleri ile birlikte bir kuyuya atılmış,
ama karanlık çökünce üzerindeki cesetleri
iterek kuyudan çıkmayı başarmış.
Hıristiyanların arasında kendilerini
korumaya cesaret edenler de varmış.
Hosrovada, kırk sekiz kişi öldürüldükten
sonra kimsenin kalmadığı Katolik misyonunda
Elizabeth Marcara adlı Ermeni bir genç kız,
genç David İşmu ile birlikte Kürtlere karşı
dövüştüğünü anlatıyor. Anlattıkları sonradan
başkaları tarafından da doğrulanmıştır.
"Kürtler
köy kapılarını kırıp girdiklerinde, diye
anlatıyor Miss Marcara, tüfeklerimizi alıp
çatıya tırmandık. Ben sekiz el ateş ettim.
Kürtler köy duvarının dışına çıkmak zorunda
kaldılar. David ile birlikte ikişer kişiyi
vurduk. Daha sonra dört kişiyi daha
öldürdük. Bunlardan birisi reisleriydi.
Kürtler giriştikleri yağmayı yarıda
bırakarak, ölülerini alıp gittiler.
"Çatışma
üç saat sürdü. Reislerinin ölümü üzerine
Kürtler kaçtılar. Çatıdan aşağı inip
Kürtlerin arkalarında bıraktıkları eşyaları
topladık. Gücümü yeniden kazandım ve
akrabalarımla kaçtım. Haftevanın Kürtler
tarafından yağmalanmakta olduğunu gördük,
üzerlerine ateş ettik ama çaldıkları değerli
eşyalarla birlikte kaçıp kurtuldular.
"Güneş batarken on beş Kürdün saldırısına
uğradık. Birini ben öldürdüm. Rusların Khol
yakınlarında Kürtlerle Türkleri geri
püskürtmesinden sonra bir asker İranlı
Valiye benden bahsetmiş. Vali beni yanına
çağırdı ve Ruslarla savaşacak olursam bana
bir Türk birliğinin komutasını vereceğini
söyledi.
TÜRKİYE KIZIL HAÇI YASAKLADI
Amerikanın Sefalet İçindeki Ermenilere
Yardım Etmesine Türkiye İzin Vermeyecek
29 Nisan 1915
Türk
hükümeti Washingtondaki Dışişleri
Bakanlığına Kızıl Haçın Türkiye
İmparatorluğundaki Ermenilere yardım
amacıyla cerrah ve hemşire göndermesine izin
vermeyeceğini bildirdi. Türkiye yalnızca
Kızılhaçın değil, diğer tarafsız yabancı
ülkelerin cerrah, hemşire ve çalışanlarının
da Türkiyeye girmesini yasakladı.
İçişleri Bakanlığı, Amerikan Kızıl Haçı
yöneticilerinden Ernest T. Bicknell ile Miss
Mabel Boardmane Türkiyenin kararını
bildirince Miss Boardman bu bilgiyi West
Yirmi Üçüncü Cadde No.410 New York adresinde
ikamet eden Amerikadaki Genel İlerici
Ermeni Derneği başkanı Dr. M. Simbad
Gabriele iletti.
Birkaç hafta önce Dr. Gabriel, Miss
Boardmane bir mektup yazarak Türklerin
Ermenilere yaptığı mezalimi anlatmış
Türkiyeye Ermenilere yardım için doktor ve
hemşire göndermesini istemişti. Mektubunda
Dr. Gabriel şu sözlere yer vermişti:
"Yüz
Amerikalı Kızıl Haç hemşiresi ve doktoru,
yalnızca getirecekleri ekmek ve ilaçla değil,
bizzat orada olmakla mucizeler yaratabilir.
Amerikalılar Kızıl Haçın masrafları için
50.000 dolarlık bir yardım toplayabilirler.
16
Ekimde Washingtondan Dr. Gabriele yazdığı
mektupta Kızılhaçın bu yardımda
bulunamayacağını bildiren Miss Boardman
mektubunda şu satırlara yer verdi:
"21
Eylül tarihli mektubunuz benim Washingtonda
bulunmadığım bir sırada ulaştı. Döndüğümde
Amerikanın mali yardım sağlaması halinde
Amerikan Kızıl Haçının Ermenilere yardım
için cerrah ve hemşire gönderip
gönderemeyeceği konusunu araştırdım. Mr.
Bicknell konuyu Dışişleri Bakanlığına
iletti. Sonrasında öğrendiğimize göre Türk
hükümeti hiçbir yabancı ülkenin bu şekilde
bir yardımını kabul etmeyeceğini beyan etmiş.
Söz konusu parayı toplayabilsek bile doktor
ve hemşire gönderemeyeceğimizi büyük bir
üzüntüyle bildiririm.
"Şu
anda Türkiyeye erzak göndermenin de çok zor,
hatta imkansız olduğunu görmekteyiz.
Avrupadaki durum çok korkunç. Ermenilere
yardım için bağışta bulunmak isteyenlere,
toplanan parayı Konstantinopolisteki
Amerikan Büyükelçiliğine iletebileceğimizi
bildirdik. Şu anda Ermenilere yardım
göndermenin tek yolu bu görünüyor. Bu
durumun çok geçmeden sona ermesini
dilemekten başka bir şey elimizden gelmiyor.
Her gün durum o kadar kötüye gidiyor ki,
bunun daha fazla süremeyeceğini düşünüyoruz.
Dr.
Gabriel dün şöyle konuştu: Miss Boardmanin
mektubu her şeyi anlatıyor. Ve umuyorum ki
bu mektup, Ermenilere yönelik zulüm, cinayet
ve işkenceye ilişkin Türkiyeden gelen
korkunç haberlerin doğru olduğunu, en
önyargılı kişilere bile gösterecektir. Belki
de Amerikan Kızıl Haçının, tarihin gördüğü
en büyük ve en sistematik katliamlara maruz
kalanlara merhamet göstermesine izin vermesi
için Konstantinopolisteki yetkililere
Amerikan Devlet Başkanı şahsen ricada
bulunabilir.
TÜRKİYE BİR KEZ DAHA SÖZ
VERDİ
İrandaki Urmiye şehri halkı koruma altına
alınacak
31 Mart 1915
Washington, 30 Mart 1915
Amerikalılara, diğer yabancılara ve yerli
Hıristiyanlara saldırı haberlerinin geldiği,
İrandaki Urmiye şehri halkının korunacağına
dair Türk hükümeti Konstantinopolisteki
Büyükelçi Morgenthauya bir kez daha söz
verdi.
Bugün
Dışişleri Bakanlığına gönderdiği mesajda
Mr. Morgenthau, Türk yetkililerin sadece
yabancıların değil, yerli [Hıristiyan]
halkın da geçen Cumartesi Urmiyeye giren
Türk düzenli birlikleri tarafından
korunacağına ilişkin verdiği teminatı
tekrarladığını bildirdi.
Görülebildiği kadarıyla Türk birliklerinin
şehre girmesinden sonra Konstantinopolise
hiçbir bilgi ulaşmamış durumda; çünkü
birliklerin şehre girdiğinden bahsedilmiyor.
Dışişleri Bakanı Bryan İrandan gelen
haberler hakkında beyanat verirken
çocukların dedikodu oyununu hatırlattı.
Haber getirenlerin anlattığı hikayelerin,
ilk gelen haberi, çocukların oyunundaki gibi
tamamen çarpıttığının kesin olduğunu
söyledi. Diğer yetkililer de, Urmiyeye
ilişkin anlatılanların abartı olduğuna
inanma eğiliminde.
URMİYELİ DOKTOR [NEW YORKA] GELDİ
Dr. Yuseff Şehirden Kaçışta Yaşanan Dehşeti
anlatıyor
Urmiyedeki Amerikan Misyonunda doktor
olarak çalışan ve şu anda New Yorkta
bulunan Dr. A.D. Yuseff dün Müslümanların
Cihat ilanından sonra ve dağlardan inen
Kürtlerin akınlarının başlamasının ardından
yaşananları aktardı.
Dr.
Yuseffin anlattığına göre dağlardan inen
Kürt aşiretleri ilk kez Ekim ayında
Urmiyenin güneyine akın ettiler. Komşu
köylerin halkı şehir surlarının içine
sığındı. Surların içinde 3 yıldır Rus işgali
altındaki şehirde 3 bin Kazağın görev
yaptığı bir garnizon bulunuyor.
İlk
saldırıdan önce en güçlü Kürt aşiretinin
lideri şehre birkaç kez Müslüman bir kadın
kılığında girip çıkmış ve garnizonda kaç
askerin bulunduğu ve zayıf noktalarının
nereleri olduğuna ilişkin bilgi toplamış.
3 bin
kişilik atlı, ellerinde balta ve uzun
kılıçlarla haydutlar Ekim sonlarına doğru
dağlardan inmişler.
Saldırı
iki gün iki gece sürmüş. Kentin güvenliği
yalnızca yüksek binaların ve surların
üzerinde mevzilenmiş insanların ellerindeki
az sayıda Rus tüfeğine kalmış. Çatışma
sırasında Kürtler surların üç mil kadar
yakınına gelebilmişler. Çevredeki altı büyük
köy yerle bir edilmiş. Köy halkından kaçıp
Urmiyeye sığınamayanlar katledilmiş.
Kürtler
geri püskürtüldükten sonra Dr. Yuseff şehrin
önde gelen bazı Müslümanların cesetlerini
görmüş. Bunlar çatışma sırasında Kürtlere
yardım eden kişilermiş ve düşmandan bazı
kişilerin onlara yardım ettiğini gizlemek
için Kürtlerin, bu kişilerin cesetlerini
alelacele gömdüklerini fark etmiş. Oysa
saldırgan Kürtlerin cesetleri öldükleri
yerde öylece bırakılmış.
Çatışma
sırasında Dr. Yuseff, Müslümanların en önde
cihat bayrağını taşıdıklarını görmüş.
Bayrak, yeşil zemin üzerinde kırmızı bir
elden oluşuyormuş. Kırmızı gücün iktidarını,
yeşil ise inancın gücünü simgeliyormuş.
2 Ocak
günü saat gece 11:30da Rusyaya dönme emri
alan Kazaklar Urmiye halkını uyandırmışlar,
kaçmaları gerektiğini, bunun için kendileri
ile birlikte, onların koruması altında
kuzeye doğru yola çıkmalarını söylemişler.
Tek bir
ata binip yanlarına evde bulabildikleri
kadar ekmek alan Dr. Yuseff ve eşi,
canlarını kurtarmak için 5 bin kişilik bir
Hıristiyan kafileyle yola çıkmışlar. Kar ve
dondurucu soğuk nedeniyle Rus şehri Julfaya
on günde varabilmişler.
Birçok
çocuk ve yaşlı yolda ölmüş. Diğerleri soğuk
ve açlık nedeniyle akıl almaz zorluklarla
yolculuğu tamamlayabilmişler. Günlerce
yalnızca tuzlu su içebilmişler. Yol boyunca
Kürtlerin zalimliğine kurban gitmiş
insanların cesetlerini görmüşler. Bir köyde
öldürülüp yol kenarına atılmış küçük
çocukların cesetleriyle karşılaşmışlar.
Ancak
Urmiye halkının büyük bir bölümü, aralarında
Amerikan Misyon personelinin çoğunluğu da
olmak üzere şehirde kalmayı tercih etmiş.
Burada bizlerin tüm endişesi, Amerikan
Misyon bayrağının koruyuculuğuna sığınan bu
halkın can güvenliğidir. Dr. Yuseff,
Urmiyeden kaçış sırasında Kürt aşiret
reisinin Amerikan Misyonunun her ne
pahasına olursa olsun zarar görmesine izin
vermeyeceklerini halk arasında yaydığını
anlatıyor.
Sığınmacıların Urmiyeyi terk etmesinden iki
gün sonra Kürtler kenti basmışlar. İlk
yaptıkları savaş eylemi, başta Episkopos
olmak üzere yetmiş beş Hıristiyanı asmak
olmuş.
Dr. ve
Mrs. Yuseff İran, Khoideki Rus Konsolosun
onlara sağladığı acil durum pasaportu
sayesinde Rusya üzerinden New Yorka
gelebilmişler.
TÜRKLER KAFKAS KENTLERİNDE
KATLİAM YAPIYOR
Ermeniler Evlerinden Çıkarılıp Vuruluyor ya
da Suda Boğduruluyor Eski Dostları Bile
Kayırmıyorlar
Özel Telgrafla THE NEW YORK TIMESa
Ulaştırılan Haber
23 Şubat 1915
Petrograd, 22 Şubat [1915] (The London
Timesan alınan haber)
Türklerin Transkafkasyada Ermenistan
sınırına yakın Ardanuten şehrinin işgali
sırasında yaptıkları vahşetin bilgisi ancak
şimdi elimize ulaşıyor.
Russkoe
Slovonun Tiflis muhabirinin verdiği
bilgilere göre Türkler ilk önce yalnızca
yağmayla uğraşmışlar ve sadece on beş sivili
öldürmüşler; ancak 30 Aralıkta [1914],
Rusların Ardahanı işgal ettiği haberini
aldıktan sonra yerel Müslüman halk
maskelerini çıkarıp atarak sistematik bir
katliama girişmişler.
Yüz
elli Ermeni evlerinden sokağa çıkarılıp
vurulmuş ya da boğazları kesilmiş. Yıllardır
Ermenilerle dost olarak yaşayan şehrin Türk
sakinleri eski dostlarını soğuk kanlılıkla
katletmişler ve tüm ailenin yok edilip
edilmediğini anlamak için cesetleri bile
dikkatle saymışlar. Cezaevinden çıkarılan
elli Ermeni çırılçıplak soyulmuş, Şeytan
Çukuru denilen Cenemdere uçurumundan aşağı
atılmışlar. En son kurbanlardan birisi bir
Türkü de taşıyarak beraberinde getirmiş ve o
da vurularak öldürülmüş.
Tamvot
şehrinde iki yüz elli Ermeni katledilmiş,
kadınları kaçırılmış.
Türkler
cesetlerin gömülmesine izin vermeyince,
Ruslar gelinceye kadar cesetleri köpekler
yemiş.
The
New York Times tarafından 23 Şubat 1915
tarihinden yayınlanmıştır.
HIRİSTİYANLARIN HAYATI BÜYÜK
TEHLİKEDE
TALAT BEY TÜRKİYEDE YALNIZCA TÜRKLERE YER
OLDUĞUNU AÇIKÇA SÖYLEDİ
Özel Telgrafla The New York Timesa
ulaştırılan haber 13
Ocak 1915
Atina, 12 Ocak [1915]
(London Morning Posta ulaştırılan haber)
Güvenilir kaynakların bildirdiğine göre
Türkler şu an için Mısıra doğru
ilerlemelerini durdurdular.
İstanbulda [Müttefikler tarafından]
Çanakkalede bir harekata girişilmesi
ihtimaline ilişkin endişeler devam ediyor.
Hıristiyanların durumlarının, büyük
kentlerde bile son derece güvensiz olduğu
açıkça görülüyor. Dahiliye Nazırı Talat Bey
Rum Patrikhanesi Meclis Üyesine Türkiyede
bundan böyle yalnızca Türklere yer olacağını
bildirdi. Her ne kadar kendisi Rumlara
yapılan mezalime son verileceğine ilişkin
bol bol güvence vermiş olsa da durumda
sahici bir iyileşme görülmüyor.
Türkler
Çatalcadaki hatlarını tekrar tahkim etmeye
başladılar.
Müttefiklerin Çanakkale Boğazından Geçmesi
Halinde
Genel Bir Katliamdan Korkuluyor
THE NEW YORK TIMESA
TELGRAFLA BİLDİRİLEN ÖZEL HABER
11
Ocak 1915
Atina, 9 Ocak (The London Daily Telegraphın
haberi) --- İstanbuldan gelen ve iyi
haber kaynaklarına sahip olduğu bilinen bir
kişi, Türk başkentinde mevcut durum hakkında
geniş bilgiler verdi. Anlattıklarına göre
Türk hükümeti uluslararası bir devrim
endişesini taşımıyor ve Jön Türk
Komitesinin düşmanlarına karşı alınan
önlemler o kadar sıkı ve sert ki kendilerine
karşı örgütlü bir hareket mümkün görünmüyor.
Hükümetin tüm dikkati ve endişesi Müttefik
filosunun Çanakkale boğazını zorlama
ihtimali üzerinde yoğunlaşmış durumda.
Görülebildiği kadarıyla [Türklerin] akıl
hocası Almanlar da aynı endişeyi paylaşmakta.
Çünkü Alman Büyükelçisi Baron Von
Wangenheimın Konstantinopoliste bulunan
bir Balkan devletinin elçisini uyardığı ve
eğer müttefik donanması boğazları zorlayacak
olursa Türklerin gözlerinin dönebileceğini
ve Hıristiyan halka karşı katliama
girişebileceklerini söylediği bildiriliyor.
Konstantinopoliste Bakanlar artık
Hıristiyan uyruklarına karşı duygularını
saklamak için çaba bile harcamıyorlar.
Bakanlığına bağlı birimler tarafından
uygulanan aşırılıkları şikayet etmek üzere
Talat Paşaya başvuran Rum Patriğine Paşa
hiç çekinmeden, artık Türkiyede
Hıristiyanlara yer olmadığı ve cemaati için
Patriğin yapacağı en doğru hareketin,
Müslüman muhacirlere yer açmak üzere onlara
memleketi terk etmelerini söylemesi olacağı
cevabını vermiş.
ERMENİLER SOKAKLARDA ASILARAK İDAM EDİLİYOR
Erzurumda Ermeniler Ağır Tehlike Altında
14 Aralık 1915
LONDRA,
14 Aralık 1915, Pazartesi THE TIMESa
gelen haber şöyle:
"Erzurumda
cepheden gelen haberlere göre, Ruslara
duydukları yakınlık nedeniyle 20.000
Hıristiyanın hayatı tehlikede.
Üç
yüz bin kişilik Türk birlikleri Erzurumda
toplanmış durumda. Yüzlerce Ermeni hapse
atıldı, birçoğu da diğerlerine örnek olsun
diye, yargılanmadan sokaklarda asılarak idam
edildi.
TÜRKİYEDE ERMENİLER SİLAHLI İSYANDA
Eğitim görmüş ve silahlanmış Ermeniler Rus
işgalcilere katılmaya hazır
KURTULUŞ GÜNÜ BEKLENİYOR
Ermenice gazete her türlü fedekârlığa hazır
olduklarını,
Türk ordusuna katılmayı reddetiklerini
yazıyor
12 Kasım 1914
PETROGRAD, 12 Kasım Türk sınırından Rus
başkentine ulaşan haberler Ermenilerin
Rus-Türk savaşında Ermenilerin oynadığı
rolün öneminin giderek arttığını gösteriyor.
Rusların işgali altındaki birkaç şehirde
Ermeni öğrenciler, Rusların gelmesi için
hazırlıklı olduklarını, bunun için sürekli
talim yaptıklarını ve gizlice
silahlandıklarını anlattılar. Gelen
haberlere göre Rus birliklerinin ilerleyişi
sırasında Ermeni köylüler Rusları sevinçle
karşılıyor ve karşılıksız yiyecek
veriyorlar.
Bir
Ermeni gazete Ermenistan tarihinde yaşanan
bu kriz durumuna ilişkin şunları yazıyor:
Türkiyedeki Ermenilerin uzun zamandır
bekledikleri kurtuluş günü geliyor.
Ermeniler üzerlerine düşen görevi yerine
getirmek için her türlü fedakârlığa
hazırlar.
Petrograda, Ermenilerin Türk ordusuna
katılmayı ve silahlarını teslim etmeyi
reddetmesi üzerine silahlı çatışmaların
çıktığı haberleri geliyor.
Önem
taşıyan bir şehir olan Vanın bugün çok
sayıda Ermeni gerilla tarafından kuşatıldığı
söylentileri dolaşmakta. Feitunda
isyancıların sayısının 20.000i aştığı ve
üzerlerine gönderilen bütün Türk
birliklerini geri püskürttükleri ve Türklere
ağır kayıplar verdirdikleri söyleniyor.
ERZURUMDA FANATİKLER
HIRİSTİYANLARI ÖLDÜRÜYOR
Cihad İlanının Ardından Ermenilere Ait
Binalar Tahrip Ediliyor
KAFKASYADA ŞİDDETLİ ÇARPIŞMALAR
İzzet Paşanın 76 bin kişilik ordusuyla
Süveyş Kanalına yürüdüğü bildiriliyor.
Enver de Mısıra yöneldi.
PETROGRAD. 28 KASIM Odessadan aldığımız
bir telgrafta Erzurumda fanatik grupların
ayaklandığı anlatılıyor. Türk şehri
Erzurumdan Odessaya, Müslümanların kutsal
savaşı anlamına gelen Cihad ilanının
ardından Ermenilerin lokalleri, kiliseleri
ve okullarının kalabalık bir grup
tarafından tahrip edildiği haberi ulaştı.
Habere göre, biri kadın dört Ermeni sokak
ortasından öldürüldü.
ERMENİLERİN ACİL YARDIMA
İHTİYACI VAR
Lady Frederick Cavendish Ermeniler İçin
Yardım Çağrısında Bulundu
The New
York Times Yazı İşleri Müdürüne:
Yüzyıllarca keder dolu tarihlerinde hiç şu
an kadar büyük bir sıkıntı yaşamamış olan
bir halka yardım çağrımıza sütunlarınızda
yer vermenizi rica ediyoruz. Bu halk
Osmanlı uyruğundaki Ermenilerdir. Türkiye ve
ittifak halindeki Balkan Devletleri
arasındaki savaş yüzünden, bu halkın
kadınlarının kocaları ve babaları,
kendilerine kardeş bildikleri insanlara
karşı savaşmak üzere alınıp götürülmüşler,
Trakyadaki savaş alanlarında ya da kolera
yüzünden can vermişlerdir. Bu yüzden zaten
yardımla yaşayan bu insanların arasında
dulların ve yetimlerin sayıları çok
artmıştır. Hizmet bedellerinden muaf
tutulmak için 10 Sterlin ödemeleri
gerekirken, bu insanların 40 penileri bile
yok. İçlerinde arabaları ve büyük baş
hayvanları olanlar vardır, ama bunlara da
savaş nedeniyle devlet el koymuştur.
İtalya
ile savaş, Akdeniz limanlarındaki ticarete
son vermiş ve çekirgeler bu yılın mahsulünü
yok etmiş durumda. Halk, imparatorluğun bazı
bölgelerinde büyükbaş hayvanların %95inin
telef olduğu, meyve bahçelerinin tümüyle
harap olduğu 1910-11 kışının korkunç
sonuçlarının etkilerini hâlâ yaşamakta. Gıda
maddelerinin fiyatları görüşmemiş boyutlarda
arttı. Halk perişan halde. Bursadan, şehir
yakınlarından bir köyde her gün beş ya da
altı kişinin açlıktan ölmekte olduğu
haberleri geliyor.
Misyonerler yürekleri kan ağlayarak en
azından küçük çocukların, içinde
bulundukları, eğitim ve manevi gelişim
şansının bulunmadığı sefalet koşullarından
kurtarılması için yalvarıyorlar.
İyi
eğitilmiş, iyi öğrenim görmüş, iyi beslenmiş
çocukların bir ülkenin en kıymetli varlığı
olduğunu biliyoruz. Kurtarılanlar, iyi gıda,
bakım ve eğitim aldıklarında hızla bedensel,
ruhsal ve moral olarak iyileşiyorlar. Bu
insanlar ülkenin Hıristiyan nüfusunun
geleceğini temsil etmekteler.
Amerikanın varlıklı ve cömert insanları bu
hak edilmemiş eziyetlere kulak vermeyecek ve
kendi misyonerlerinin kutsal yardım
çalışmalarına katkıda bulunmayacaklar mı?
Bağışlar, Beacon Street, Boston adresindeki,
Amerikan Yabancı Misyonlar Heyetinden
Peder Dr. Bartona ya da 47 Victoria
Street, Londra, S.W., İngiltere adresindeki
Ermen Dostları kuruluşuna gönderilebilir.
Gönderilecek yardımlar şükran duygularıyla
kabul edilecek ve alındığı teyid
edilecektir.
LUCY F. CAVENDISH,
Ermeni Dostları Başkanı
EDITH FRASER,
Başkan Yardımcısı
E.W. BROOKS,
Onursal Sayman
RADSTOCK,
J. HEREFORDS,
BASIL WILBERFORCE,
F.B. MEYER,
RENDELL HARRIS,
MARY HICKSON, Onursal Sekreter