1915-22 yılları arasında New York Times gazetesinde yayınlanan haberlerin derlemesi.

Çeviren Ayşe Günaysu
 
KÜRTLERİN KATLETTİĞİ ERMENİ SAYISI ARTIYOR - 26 Nisan 1915
TÜRKİYE KIZIL HAÇI YASAKLADI - 29 Nisan 1915
TÜRKİYE BİR KEZ DAHA SÖZ VERDİ - 30 Mart 1915
TÜRKLER KAFKAS KENTLERİNDE KATLİAM YAPIYOR - 23 Şubat 1915
TALAT BEY TÜRKİYE’DE YALNIZCA TÜRKLERE YER OLDUĞUNU AÇIKÇA SÖYLEDİ - 13 Ocak 1915
TÜRKLERİN HIRİSTİYANLARA KAÇMALARINI TAVSİYE ETTİKLERİ BİLDİRİLİYOR - 11 Ocak 1915
ERMENİLER SOKAKLARDA ASILARAK İDAM EDİLİYOR - 14 Aralik 1915
TÜRKİYE’DE ERMENİLER SİLAHLI İSYANDA - 12 Kasim 1914
ERZURUM’DA FANATİKLER HIRİSTİYANLARI ÖLDÜRÜYOR - 28 Kasim 1914
ERMENİLERİN ACİL YARDIMA İHTİYACI VAR - 14 Mart 1913

BÖLÜM I| BÖLÜM II BÖLÜM III | BÖLÜM IV | BÖLUM V

KÜRTLERİN KATLETTİĞİ ERMENİ SAYISI ARTIYOR

Van yakınlarındaki 10 köyde yaşayan herkesin öldürüldüğü söyleniyor

Kilisenin lideri, boşaltılan yerleşimlerde hunharca katliamların izlerinin bulunduğunu bildiriyor

BÜYÜK TEHCİRİN ÖYKÜSÜ

Kılıçtan Geçirilmekten Kurtulmak İçin İran’dan Kaçan Binlerce Kişi Sefalet İçinde

 

26 Nisan 1915

TIFLIS, Transkafkasya, 24 Nisan (23 Nisan tarihinde Petrograd ve Londra Üzerinden): Rusya’ya ulaşan sığınmacılar Ermenilerin Müslümanlar tarafından uğradığı katliamların daha da geniş ölçekte devam ettiğini anlatıyorlar. Asya Türkiye’sindeki Ermenistan’da, Van yakınlarındaki 10 köyün halkının tamamının öldürüldüğünü bildirdiler.   

Erzurum, Berjan ve Zeytun’daki katliamları ve Van’daki durumu haber alan Yerevan yakınlarındaki Eçmiadzin’de bulunan Ermeni Kilisesi’nin başı Katolikos, Başkan Wilson’a telgraf çekerek Amerika Birleşik Devletleri halkını Ermenilere yardım etmeye çağırdı. 

İran’ın Urmiye kentindeki bir Amerikan misyoneri olan Robert M. Labaree, sığınmacıların yerleştirildikleri Sırp köylerini ziyaret ettiğini, burada yaşayanların olanaklarının tüm darlığına rağmen insanlıklarının sonsuz olduğunu, köy yönetimleri ve yardım komitelerinin altı hafta içinde her sığınmacıya 3 buçuk kilo un dağıttığını anlatıyor.

Associated Press ajansına Urza’da 800 köylünün, Salmas’ta 720 köylünün katledildiği haberi geldi. Urza’da kalan 15 bin kişinin akıbetinin belirsiz olduğu, Salmas’tan gelen bir yolcu tarafından da teyid edildi.  Katliamların izlerini silmeye üç hafta yetmemiş. Haftevan’da katliamlardan kalan kan göllerinin halen durduğu bildiriliyor. Kerpiç bir duvarın altında kalmış 6 ceset görünüyormuş. Haçadur adlı bir genç öldürülen otuz altı kişinin cesedinin atıldığı bir kuyudan nasıl kurtulduğunu anlatmış. Genç adam öldürülen diğerleri ile birlikte bir kuyuya atılmış, ama karanlık çökünce üzerindeki cesetleri iterek kuyudan çıkmayı başarmış.   

Hıristiyanların arasında kendilerini korumaya cesaret edenler de varmış. Hosrova’da, kırk sekiz kişi öldürüldükten sonra kimsenin kalmadığı Katolik misyonunda Elizabeth Marcara adlı Ermeni bir genç kız, genç David İşmu ile birlikte Kürtlere karşı dövüştüğünü anlatıyor. Anlattıkları sonradan başkaları tarafından da doğrulanmıştır. 

"Kürtler köy kapılarını kırıp girdiklerinde,” diye anlatıyor Miss Marcara, “tüfeklerimizi alıp çatıya tırmandık. Ben sekiz el ateş ettim. Kürtler köy duvarının dışına çıkmak zorunda kaldılar. David ile birlikte ikişer kişiyi vurduk.  Daha sonra dört kişiyi daha öldürdük. Bunlardan birisi reisleriydi. Kürtler giriştikleri yağmayı yarıda bırakarak, ölülerini alıp gittiler.”   

"Çatışma üç saat sürdü. Reislerinin ölümü üzerine Kürtler kaçtılar. Çatıdan aşağı inip Kürtlerin arkalarında bıraktıkları eşyaları topladık. Gücümü yeniden kazandım ve akrabalarımla kaçtım. Haftevan’ın Kürtler tarafından yağmalanmakta olduğunu gördük, üzerlerine ateş ettik ama çaldıkları değerli eşyalarla birlikte kaçıp kurtuldular.”  

"Güneş batarken on beş Kürdün saldırısına uğradık. Birini ben öldürdüm. Rusların Khol yakınlarında Kürtlerle Türkleri geri püskürtmesinden sonra bir asker İranlı Vali’ye benden bahsetmiş. Vali beni yanına çağırdı ve Ruslarla savaşacak olursam bana bir Türk birliğinin komutasını vereceğini söyledi.” 

TÜRKİYE KIZIL HAÇI YASAKLADI

Amerika’nın Sefalet İçindeki Ermenilere Yardım Etmesine Türkiye İzin Vermeyecek

29 Nisan 1915

Türk hükümeti Washington’daki Dışişleri Bakanlığı’na Kızıl Haç’ın Türkiye İmparatorluğu’ndaki Ermenilere yardım amacıyla cerrah ve hemşire göndermesine izin vermeyeceğini bildirdi. Türkiye yalnızca Kızılhaç’ın değil, diğer tarafsız yabancı ülkelerin cerrah, hemşire ve çalışanlarının da Türkiye’ye girmesini yasakladı.   

İçişleri Bakanlığı, Amerikan Kızıl Haçı yöneticilerinden Ernest T. Bicknell ile Miss Mabel Boardman’e Türkiye’nin kararını bildirince Miss Boardman bu bilgiyi West Yirmi Üçüncü Cadde No.410 New York adresinde ikamet eden Amerika’daki Genel İlerici Ermeni Derneği başkanı Dr. M. Simbad Gabriel’e  iletti.  

Birkaç hafta önce Dr. Gabriel, Miss Boardman’e bir mektup yazarak Türklerin Ermenilere yaptığı mezalimi anlatmış Türkiye’ye Ermenilere yardım için doktor ve hemşire göndermesini istemişti. Mektubunda Dr. Gabriel şu sözlere yer vermişti:   

"Yüz Amerikalı Kızıl Haç hemşiresi ve doktoru, yalnızca getirecekleri ekmek ve ilaçla değil, bizzat orada olmakla mucizeler yaratabilir. Amerikalılar Kızıl Haç’ın masrafları için 50.000 dolarlık bir yardım toplayabilirler.”   

16 Ekim’de Washington’dan Dr. Gabriel’e yazdığı mektupta Kızılhaç’ın bu yardımda bulunamayacağını bildiren Miss Boardman mektubunda şu satırlara yer verdi:    

"21 Eylül tarihli mektubunuz benim Washington’da bulunmadığım bir sırada ulaştı. Döndüğümde Amerika’nın mali yardım sağlaması halinde Amerikan Kızıl Haç’ının Ermenilere yardım için cerrah ve hemşire gönderip gönderemeyeceği konusunu araştırdım.  Mr. Bicknell konuyu Dışişleri Bakanlığı’na iletti. Sonrasında öğrendiğimize göre Türk hükümeti hiçbir yabancı ülkenin bu şekilde bir yardımını kabul etmeyeceğini beyan etmiş. Söz konusu parayı toplayabilsek bile doktor ve hemşire gönderemeyeceğimizi büyük bir üzüntüyle bildiririm.  

"Şu anda Türkiye’ye erzak göndermenin de çok zor, hatta imkansız olduğunu görmekteyiz. Avrupa’daki durum çok korkunç. Ermenilere yardım için bağışta bulunmak isteyenlere, toplanan parayı Konstantinopolis’teki Amerikan Büyükelçiliği’ne iletebileceğimizi bildirdik. Şu anda Ermenilere yardım göndermenin tek yolu bu görünüyor. Bu durumun çok geçmeden sona ermesini dilemekten başka bir şey elimizden gelmiyor. Her gün durum o kadar kötüye gidiyor ki, bunun daha fazla süremeyeceğini düşünüyoruz.”   

Dr. Gabriel dün şöyle konuştu: “Miss Boardman’in mektubu her şeyi anlatıyor.  Ve umuyorum ki bu mektup, Ermenilere yönelik zulüm, cinayet ve işkenceye ilişkin Türkiye’den gelen korkunç haberlerin doğru olduğunu, en önyargılı kişilere bile gösterecektir. Belki de Amerikan Kızıl Haçı’nın, tarihin gördüğü en büyük ve en sistematik katliamlara maruz kalanlara merhamet göstermesine izin vermesi için Konstantinopolis’teki yetkililere Amerikan Devlet Başkanı şahsen ricada bulunabilir.

TÜRKİYE BİR KEZ DAHA SÖZ VERDİ

İran’daki Urmiye şehri halkı koruma altına alınacak


31 Mart 1915

Washington, 30 Mart 1915 – Amerikalılara, diğer yabancılara ve yerli Hıristiyanlara saldırı haberlerinin geldiği, İran’daki Urmiye şehri halkının korunacağına dair Türk hükümeti Konstantinopolis’teki Büyükelçi Morgenthau’ya bir kez daha söz verdi.

Bugün Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği mesajda Mr. Morgenthau, Türk yetkililerin sadece yabancıların değil, yerli [Hıristiyan] halkın da geçen Cumartesi Urmiye’ye giren Türk düzenli birlikleri tarafından korunacağına ilişkin verdiği teminatı tekrarladığını bildirdi.

Görülebildiği kadarıyla Türk birliklerinin şehre girmesinden sonra Konstantinopolis’e hiçbir bilgi ulaşmamış durumda; çünkü birliklerin şehre girdiğinden bahsedilmiyor.

Dışişleri Bakanı Bryan İran’dan gelen haberler hakkında beyanat verirken çocukların dedikodu oyununu hatırlattı. Haber getirenlerin anlattığı hikayelerin, ilk gelen haberi, çocukların oyunundaki gibi tamamen çarpıttığının kesin olduğunu söyledi. Diğer yetkililer de, Urmiye’ye ilişkin anlatılanların abartı olduğuna inanma eğiliminde.

URMİYELİ DOKTOR [NEW YORK’A] GELDİ

Dr. Yuseff Şehirden Kaçışta Yaşanan Dehşeti anlatıyor

Urmiye’deki Amerikan Misyonunda doktor olarak çalışan ve şu anda New York’ta bulunan Dr. A.D. Yuseff dün Müslümanların Cihat ilanından sonra ve dağlardan inen Kürtlerin akınlarının başlamasının ardından yaşananları aktardı.

Dr. Yuseff’in anlattığına göre dağlardan inen Kürt aşiretleri ilk kez Ekim ayında Urmiye’nin güneyine akın ettiler. Komşu köylerin halkı şehir surlarının içine sığındı. Surların içinde 3 yıldır Rus işgali altındaki şehirde  3 bin Kazağın görev yaptığı bir garnizon bulunuyor.

İlk saldırıdan önce en güçlü Kürt aşiretinin lideri şehre birkaç kez Müslüman bir kadın kılığında girip çıkmış ve garnizonda kaç askerin bulunduğu ve zayıf noktalarının nereleri olduğuna ilişkin bilgi toplamış.

3 bin kişilik atlı, ellerinde balta ve uzun kılıçlarla haydutlar Ekim sonlarına doğru dağlardan inmişler.

Saldırı iki gün iki gece sürmüş. Kentin güvenliği yalnızca yüksek binaların ve surların üzerinde mevzilenmiş insanların ellerindeki az sayıda Rus tüfeğine kalmış. Çatışma sırasında Kürtler surların üç mil kadar yakınına gelebilmişler. Çevredeki altı büyük köy yerle bir edilmiş. Köy halkından kaçıp Urmiye’ye sığınamayanlar katledilmiş.

Kürtler geri püskürtüldükten sonra Dr. Yuseff şehrin önde gelen bazı Müslümanların cesetlerini görmüş. Bunlar çatışma sırasında Kürtlere yardım eden kişilermiş ve düşmandan bazı kişilerin onlara yardım ettiğini gizlemek için Kürtlerin, bu kişilerin cesetlerini alelacele gömdüklerini fark etmiş. Oysa saldırgan Kürtlerin cesetleri öldükleri yerde öylece bırakılmış. 

Çatışma sırasında Dr. Yuseff, Müslümanların en önde cihat bayrağını taşıdıklarını görmüş. Bayrak, yeşil zemin üzerinde kırmızı bir elden oluşuyormuş. Kırmızı gücün iktidarını, yeşil ise inancın gücünü simgeliyormuş.

2 Ocak günü saat gece 11:30’da Rusya’ya dönme emri alan Kazaklar Urmiye halkını uyandırmışlar, kaçmaları gerektiğini, bunun için kendileri ile birlikte, onların koruması altında kuzeye doğru yola çıkmalarını söylemişler.   

Tek bir ata binip yanlarına evde bulabildikleri kadar ekmek alan Dr. Yuseff ve eşi, canlarını kurtarmak için 5 bin kişilik bir Hıristiyan kafileyle yola çıkmışlar. Kar ve dondurucu soğuk nedeniyle Rus şehri Julfa’ya on günde varabilmişler.

Birçok çocuk ve yaşlı yolda ölmüş. Diğerleri soğuk ve açlık nedeniyle akıl almaz zorluklarla yolculuğu tamamlayabilmişler. Günlerce yalnızca tuzlu su içebilmişler. Yol boyunca Kürtlerin zalimliğine kurban gitmiş insanların cesetlerini görmüşler. Bir köyde öldürülüp yol kenarına atılmış küçük çocukların cesetleriyle karşılaşmışlar.

Ancak Urmiye halkının büyük bir bölümü, aralarında Amerikan Misyon personelinin çoğunluğu da olmak üzere şehirde kalmayı tercih etmiş. Burada bizlerin tüm endişesi, Amerikan Misyon bayrağının koruyuculuğuna sığınan bu halkın can güvenliğidir. Dr. Yuseff, Urmiye’den kaçış sırasında Kürt aşiret reisinin Amerikan Misyonu’nun her ne pahasına olursa olsun zarar görmesine izin vermeyeceklerini halk arasında yaydığını anlatıyor. 

Sığınmacıların Urmiye’yi terk etmesinden iki gün sonra Kürtler kenti basmışlar. İlk yaptıkları savaş eylemi, başta Episkopos olmak üzere yetmiş beş Hıristiyanı asmak olmuş.

Dr. ve Mrs. Yuseff İran, Khoi’deki Rus Konsolosun onlara sağladığı acil durum pasaportu sayesinde Rusya üzerinden New York’a gelebilmişler.

 

TÜRKLER KAFKAS KENTLERİNDE KATLİAM YAPIYOR

Ermeniler Evlerinden Çıkarılıp Vuruluyor ya da Suda Boğduruluyor – Eski Dostları Bile Kayırmıyorlar

Özel Telgrafla THE NEW YORK TIMES’a Ulaştırılan Haber

23 Şubat 1915


Petrograd, 22 Şubat [1915] (The London Times’an alınan haber)
– Türklerin Transkafkasya’da Ermenistan sınırına yakın Ardanuten şehrinin işgali sırasında yaptıkları vahşetin bilgisi ancak şimdi elimize ulaşıyor.

Russkoe Slovo’nun Tiflis muhabirinin verdiği bilgilere göre Türkler ilk önce yalnızca yağmayla uğraşmışlar ve sadece on beş sivili öldürmüşler; ancak 30 Aralık’ta [1914], Rusların Ardahan’ı  işgal ettiği haberini aldıktan sonra yerel Müslüman halk maskelerini çıkarıp atarak sistematik bir katliama girişmişler.

Yüz elli Ermeni evlerinden sokağa çıkarılıp vurulmuş ya da boğazları kesilmiş. Yıllardır Ermenilerle dost olarak yaşayan şehrin Türk sakinleri eski dostlarını soğuk kanlılıkla katletmişler ve tüm ailenin yok edilip edilmediğini anlamak için cesetleri bile dikkatle saymışlar. Cezaevinden çıkarılan elli Ermeni çırılçıplak soyulmuş,  “Şeytan Çukuru” denilen Cenemdere uçurumundan aşağı atılmışlar. En son kurbanlardan birisi bir Türkü de taşıyarak beraberinde getirmiş ve o da vurularak öldürülmüş.

Tamvot şehrinde iki yüz elli Ermeni katledilmiş, kadınları kaçırılmış.

Türkler cesetlerin gömülmesine izin vermeyince, Ruslar gelinceye kadar cesetleri köpekler yemiş.  

The New York Times tarafından 23 Şubat 1915 tarihinden yayınlanmıştır.

HIRİSTİYANLARIN HAYATI BÜYÜK TEHLİKEDE

TALAT BEY TÜRKİYE’DE YALNIZCA TÜRKLERE YER OLDUĞUNU AÇIKÇA SÖYLEDİ

Özel Telgrafla The New York Times’a ulaştırılan haber

13 Ocak 1915

Atina, 12 Ocak [1915] (London Morning Post’a ulaştırılan haber) – Güvenilir kaynakların bildirdiğine göre Türkler şu an için Mısır’a doğru ilerlemelerini durdurdular.

İstanbul’da [Müttefikler tarafından] Çanakkale’de bir harekata girişilmesi ihtimaline ilişkin endişeler devam ediyor.

Hıristiyanların durumlarının, büyük kentlerde bile son derece güvensiz olduğu açıkça görülüyor. Dahiliye Nazırı Talat Bey Rum Patrikhanesi Meclis Üyesi’ne Türkiye’de bundan böyle yalnızca Türklere yer olacağını bildirdi. Her ne kadar kendisi Rumlara yapılan mezalime son verileceğine ilişkin bol bol güvence vermiş olsa da durumda sahici bir iyileşme görülmüyor.

Türkler Çatalca’daki hatlarını tekrar tahkim etmeye başladılar.

TÜRKLERİN HIRİSTİYANLARA KAÇMALARINI TAVSİYE ETTİKLERİ BİLDİRİLİYOR

Müttefiklerin Çanakkale Boğazı’ndan Geçmesi Halinde

Genel Bir Katliamdan Korkuluyor

THE NEW YORK TIMES’A TELGRAFLA BİLDİRİLEN ÖZEL HABER


11 Ocak 1915

 Atina, 9 Ocak (The London Daily Telegraph’ın haberi)   --- İstanbul’dan gelen ve iyi haber kaynaklarına sahip olduğu bilinen bir kişi, Türk başkentinde mevcut durum hakkında geniş bilgiler verdi. Anlattıklarına göre Türk hükümeti uluslararası bir devrim endişesini taşımıyor ve Jön Türk Komitesi’nin düşmanlarına karşı alınan önlemler o kadar sıkı ve sert ki kendilerine karşı örgütlü bir hareket mümkün görünmüyor.  

Hükümetin tüm dikkati ve endişesi Müttefik filosunun Çanakkale boğazını zorlama ihtimali üzerinde yoğunlaşmış durumda. Görülebildiği kadarıyla [Türklerin] akıl hocası Almanlar da aynı endişeyi paylaşmakta. Çünkü Alman Büyükelçisi Baron Von Wangenheim’ın Konstantinopolis’te bulunan bir Balkan devletinin elçisini uyardığı ve eğer müttefik donanması boğazları zorlayacak olursa Türklerin gözlerinin dönebileceğini ve Hıristiyan halka karşı katliama girişebileceklerini söylediği bildiriliyor. Konstantinopolis’te Bakanlar artık Hıristiyan uyruklarına karşı duygularını saklamak için çaba bile harcamıyorlar.    

Bakanlığına bağlı birimler tarafından uygulanan aşırılıkları şikayet etmek üzere Talat Paşa’ya başvuran Rum Patriğine Paşa hiç çekinmeden, artık Türkiye’de Hıristiyanlara yer olmadığı  ve cemaati için Patriğin yapacağı en doğru hareketin, Müslüman muhacirlere yer açmak üzere  onlara memleketi terk etmelerini söylemesi olacağı cevabını vermiş.  

ERMENİLER SOKAKLARDA ASILARAK İDAM EDİLİYOR

Erzurum’da Ermeniler Ağır Tehlike Altında


14 Aralık 1915

 LONDRA, 14 Aralık 1915, Pazartesi – THE TIMES’a gelen haber  şöyle: 

"Erzurum’da cepheden gelen haberlere göre, Ruslara duydukları yakınlık nedeniyle 20.000 Hıristiyanın hayatı tehlikede. 

Üç yüz bin kişilik Türk birlikleri Erzurum’da toplanmış durumda. Yüzlerce Ermeni hapse atıldı, birçoğu da  diğerlerine örnek olsun diye, yargılanmadan sokaklarda asılarak idam edildi.” 

TÜRKİYE’DE ERMENİLER SİLAHLI İSYANDA

Eğitim görmüş ve silahlanmış Ermeniler Rus işgalcilere katılmaya hazır

KURTULUŞ GÜNÜ BEKLENİYOR

Ermenice gazete her türlü fedekârlığa hazır olduklarını,

Türk ordusuna katılmayı reddetiklerini yazıyor


12 Kasım 1914

PETROGRAD, 12 Kasım – Türk sınırından Rus başkentine ulaşan haberler Ermenilerin Rus-Türk savaşında Ermenilerin oynadığı rolün öneminin giderek arttığını gösteriyor.

Rusların işgali altındaki birkaç şehirde Ermeni öğrenciler, Rusların gelmesi için hazırlıklı olduklarını, bunun için sürekli talim yaptıklarını ve gizlice silahlandıklarını anlattılar. Gelen haberlere göre Rus birliklerinin ilerleyişi sırasında  Ermeni köylüler Rusları sevinçle karşılıyor ve karşılıksız yiyecek veriyorlar.

Bir Ermeni gazete Ermenistan tarihinde yaşanan bu kriz durumuna ilişkin şunları yazıyor:

“Türkiye’deki Ermenilerin uzun zamandır bekledikleri kurtuluş günü geliyor. Ermeniler üzerlerine düşen görevi yerine getirmek için her türlü fedakârlığa hazırlar.”

Petrograd’a, Ermenilerin Türk ordusuna katılmayı ve silahlarını teslim etmeyi reddetmesi üzerine silahlı çatışmaların çıktığı haberleri geliyor.

Önem taşıyan bir şehir olan Van’ın bugün çok sayıda Ermeni gerilla tarafından kuşatıldığı söylentileri dolaşmakta. Feitun’da isyancıların sayısının 20.000’i aştığı ve üzerlerine gönderilen bütün Türk birliklerini geri püskürttükleri ve Türklere ağır kayıplar verdirdikleri söyleniyor.

ERZURUM’DA FANATİKLER HIRİSTİYANLARI ÖLDÜRÜYOR

Cihad İlanının Ardından Ermenilere Ait Binalar Tahrip Ediliyor

KAFKASYA’DA ŞİDDETLİ ÇARPIŞMALAR

İzzet Paşa’nın 76 bin kişilik ordusuyla Süveyş Kanalı’na yürüdüğü bildiriliyor. Enver de Mısır’a yöneldi. 

 PETROGRAD. 28 KASIM – Odessa’dan aldığımız bir telgrafta Erzurum’da fanatik grupların ayaklandığı anlatılıyor. Türk şehri Erzurum’dan Odessa’ya, Müslümanların kutsal savaşı anlamına gelen Cihad ilanının ardından Ermenilerin lokalleri, kiliseleri ve okullarının kalabalık bir grup  tarafından tahrip edildiği haberi ulaştı.  Habere göre, biri kadın dört Ermeni sokak ortasından öldürüldü.   

ERMENİLERİN ACİL YARDIMA İHTİYACI VAR

Lady Frederick Cavendish  Ermeniler İçin Yardım Çağrısında Bulundu

 

The New York Times Yazı İşleri Müdürüne:

Yüzyıllarca keder dolu tarihlerinde hiç şu an kadar büyük bir sıkıntı yaşamamış olan bir halka yardım çağrımıza sütunlarınızda yer vermenizi rica ediyoruz.  Bu halk Osmanlı uyruğundaki Ermenilerdir. Türkiye ve ittifak halindeki Balkan Devletleri arasındaki savaş yüzünden, bu halkın kadınlarının kocaları ve babaları, kendilerine kardeş bildikleri insanlara karşı savaşmak üzere alınıp götürülmüşler, Trakya’daki savaş alanlarında ya da kolera yüzünden can vermişlerdir. Bu yüzden zaten yardımla yaşayan bu insanların arasında dulların ve yetimlerin sayıları çok artmıştır. Hizmet bedellerinden muaf tutulmak için 10 Sterlin ödemeleri gerekirken, bu insanların 40 penileri bile yok. İçlerinde arabaları ve büyük baş hayvanları olanlar vardır, ama bunlara da savaş nedeniyle devlet el koymuştur. 

İtalya ile savaş, Akdeniz limanlarındaki ticarete son vermiş ve çekirgeler bu yılın mahsulünü yok etmiş durumda. Halk, imparatorluğun bazı bölgelerinde büyükbaş hayvanların %95’inin telef olduğu, meyve bahçelerinin tümüyle harap olduğu 1910-11 kışının korkunç sonuçlarının etkilerini hâlâ yaşamakta. Gıda maddelerinin fiyatları görüşmemiş boyutlarda arttı. Halk perişan halde. Bursa’dan, şehir yakınlarından bir köyde her gün beş ya da altı kişinin açlıktan ölmekte olduğu haberleri geliyor.

Misyonerler yürekleri kan ağlayarak en azından küçük çocukların, içinde bulundukları, eğitim ve manevi gelişim şansının bulunmadığı  sefalet koşullarından kurtarılması için yalvarıyorlar.

İyi eğitilmiş, iyi öğrenim görmüş, iyi beslenmiş çocukların bir ülkenin en kıymetli varlığı olduğunu biliyoruz. Kurtarılanlar, iyi gıda, bakım ve eğitim aldıklarında hızla bedensel, ruhsal ve moral olarak iyileşiyorlar. Bu insanlar ülkenin Hıristiyan nüfusunun geleceğini temsil etmekteler.

Amerika’nın varlıklı ve cömert insanları bu hak edilmemiş eziyetlere kulak vermeyecek ve kendi misyonerlerinin kutsal yardım çalışmalarına katkıda bulunmayacaklar mı?

Bağışlar, Beacon Street, Boston adresindeki, Amerikan Yabancı Misyonlar Heyeti’nden  Peder Dr. Barton’a ya da  47 Victoria Street, Londra, S.W., İngiltere adresindeki “Ermen Dostları” kuruluşuna gönderilebilir. Gönderilecek yardımlar şükran duygularıyla kabul edilecek ve alındığı teyid edilecektir.

LUCY F. CAVENDISH,
Ermeni Dostları Başkanı

EDITH FRASER,
Başkan Yardımcısı  

E.W. BROOKS,
Onursal Sayman

RADSTOCK,
J. HEREFORDS,
BASIL WILBERFORCE,
F.B. MEYER,
RENDELL HARRIS,
MARY HICKSON, Onursal Sekreter

Westminster, S.W., İngiltere, 14 Mart 1913